ÇAĞLARI AYDINLATAN YÜCE PEYGAMBER
Tam beş yüz yıldan fazla, geçmişti ki İsa’dan;
İnsanlık yoldan çıkmış, dünya olmuştu zindan !
Evrendeki gecenin, son karanlığıydı bu,
Çağları aydınlatan, yüce Peygamber doğdu!
Ya Resulallah! Şeksiz sen olmasaydın eğer;
Var olmazdı felekler, arzda olmazdı değer! (1,99)
Ey kıvancımız! Sensin tüm güzeller güzeli, (2/a-b)
Sonsuzluk âleminde, Ey rahmet peygamberi. (3),(126)
Makam-ı Mahmut senin, ilk şefaatçı sensin, (4, 26-b)
Senden başka örnek yok, sen en büyük öndersin. (5)
Okur-yazar değildin, okuttu Allah seni,
Ve unutmazsın dedi, tey’id etti rutbeni. (6)
En üstün insan çıktı, bilgisayarda vasfın, (7/a)
Aynalar kadar berrak, deryalar kadar safsın.
Hazreti Musa, İsa; ardından geldi ancak, (7/b)
Milyarların içinde, sana verildi sancak.
* Bu şiirin bir bölümü, bizzat yazarımız M. Avni (Avnullah) ÖZMANSUR tarafından 15.04.1991 tarihinde TRT Ank. Televizyonu (1. Kanal) sahur programında okunmuş sesli ve görüntülü olarak yayınlanmıştır.
Sen ki üstün insan, sen ki Halifetullah! (8)
Bütün yetkiler ile, donattı seni Allah. (9)
Vedduha sûresi’nde yemin etti Hakk, niçin? (10)
Kalbini tatmin edip, gönlünü almak için.
Helâl – Haram edersin, izn-i ilâhi ile; (11)
Raûf-Rahîm ismini, Allah getirdi dile. (12)
Senin zuhurun için, yaratıldı tüm insan, (13)
Senin emrin geçerli, sonsuza dek ey Sultan! (14)
Yine yemin etti Hakk, en üstün ahlâk sende;
Ve en büyük sevaplar, göreceksin ilerde..... (15)
Seni öyle beğendi, öyle sevdi ki Allah!
Senin hatırın için, kıble oldu Beytullah! (16)
Razı olasın diye, kıbleyi değiştirdi; (17)
Tüm yüzleri sevdiğin Beytullah’a çevirdi.
Sen güneşler güneşi, evreni aydınlatan;
Sen fakirle sultanı, aynı ölçüde tartan! (18)
Her an minarelerden, avaz avaz yükselir;
Önce Allah’ın ismi, sonra senin ki gelir!
Her namazda okunan dualar, salavatlar; (19)
Yerler, gökler, semalar, yüceliğini kutlar! (1,20)
Sünnetin bizler için, tek kurtuluş yoludur, (21)
Kalpler Allah sevgisi ve seninle doludur! (22)
Sensin inananlara inanç veren, güç veren, (23)
Şüphesiz Hakka erer, önceden sana eren! (24)
Sen evrensel Peygamber, Peygamberliğin özü; (25)
Yüce Allah mahşerde, sana verdi ilk sözü ! (26/a-b-c-d-e-f-g-h)
Kalbine indirilen vahiyler, oldu Kur’an; (27)
Önceki hükümleri tüm kaldırdı ortadan. (28)
Öyle bir kitap ki bu, hep içinde neki var; (29/a-b-c )
Gazdan başlayan hayat ve sonsuzluğa kadar! (30)
Bütün Peygamberleri, sevgiyle selamlayan; (31)
Âdem’den önceleri ve sonraları kapsıyan!
Bindörtyüz sene evvel, yüksek ilimleri sen;
Vahiyle bildirmiştin, insanlar bilmez iken! (32)
Bu sonsuz gerçeklerden, bazıları şunlardı,
İnsanlık asırlandan sonra farkına vardı!
Göklerle yer bitişik iken, yarıp ayırdık, (33)
Sonra arza üstünden biraz baslılar yaptık. (34/ a-b)
Arz kıtalar halinde, hayat başladı sudan; (35)
Hakk yarattı Âdemi, kuru temiz çamurdan! (36)
Yuvarlaktır dünyamız, tavanıysa korunmuş; (37)
Gökyüzü atmosferi, sanki bir kubbe olmuş! (38)
Ve en büyük müjdeyi, yeminlerle bildirdin;
“Şu görünen yıldız” a, erişecektir bu din! (39)
Dağları görürsün ki, sabittir duruyorlar; (40)
Gerçekte ise onlar, sür’atle yürüyorlar!
Yani dönüyor dünya, siz görmeseniz bile;
Hem kendi çevresinde, hem de güneşinkinde!
Güneş ziya, Ay’sa nur; yüzüyorlar durmadan,
Samanyolu’yla bile, Galaksi’ye vurmadan! (41)
Bir ölçüyle inmekte yağmur, üzerimize; (42)
Kur’an mucizesiyle şifa, her derdimize! (43)
Semaya çıkan insan; hem kafir, hem müslüman, (44)
Semanın duası var, okunur orda heman! (45)
Kafir önce inanmaz ve sonunda inanır; (46)
Nefsinde ve ufukta, o âyetleri tanır! (47)
Burc’dan Burc’a geçerler, binerek vasıtaya; (48/a-b)
Tedbirler alınmakta, göğüsler daralmaya! (49)
Semadan düşer gibi, tabiri bizler için;
İkaz-ı İlâhidir; çıkmıyorsunuz, niçin?
Çıkmadan düşmek olmaz, demek ki çıkılacak; (50)
Uzay astronotları, kim derdi ki yanacak?
Ölüm erişir size, burçlarda olsanız de; (51)
Ay da ziyaydı önce, nur oldu en sonunda1 (52)
Kur’an dikkat çekiyor, tâ parmak uçlarına; (53)
Zerreden daha küçük, atom parçalarına! (54)
Anne karnında insan, üç karanlık içinde;
Yaratılır da sonra, olur başka biçimde! (55)
Firavn’ı boğdu deniz, ve korundu bedeni;
İbret alınsın diye, bildirildi nedeni! (56/a)
Tam üç bin yıldan sonra, Kızıl deniz yanında;
Buldular İngilizler, bir kazının sonunda!
Secde halinde iken, dona kalmış vücudu;
Ümitsizlik secdesi, kabul olunmuyordu! (56/b)
Ve Musa’nın asası, nasıl yardı denizi? (57)
Ey insanlar çalışın, deneyin bilginizi!
Karınca ve kuşlarla, konuşurdu Süleyman; (58)
Bu sırları da halen, çözememiştir insan!
Dağlar da zikrederdi, Hazret-i Davud ile; (59)
O koskoca kayalar, nasıl gelirdi dile!
Bir aylık mesafeye, bir gün akşama kadar;
Gider döner Süleyman, onu taşırdı rüzgar! (60)
Tam üç yüz yıl yaşadı, Ashab-ı Kehf uykuda;
Sonra Allah uyardı onları, mağarada!
Kameri; üç yüz dokuz yıl, eder uykuları; (61)
Bu ince hesap farkı, ne güzel bir uyarı!
Bu olayların hepsi muhal olmaktan çıktı;
Demek ki İslâm dini, tüm fenlere açıktı!
Ufukları gösterdin, bize yüce Peygamber;
İnsanlık için sensin; en son, en büyük önder!
“İstanbul’un fethi”ni, müjdelemiştin bize; (62)
Zikir gibi tefekkür, farzdır üzerimize! (63)
Ebû hureyre ile şu gerçeği bildirdin;
İlim Süreyya’daysa, onu almaya gidin! (64)
İki ilim ondaydı, yalnız birini verdi;
“İkincisini açsam, kesilir boynum” derdi! (65)
İki deniz bitişik, biri acı ve tuzlu; (66/a)
Perdelidir karışmaz, ötekiyle tatlı su! (66/b)
Yerde yaşayanlarla, gökteki yaşayanlar; (67/a-b-c-d)
Birleşebilir bir gün, bunu bilsin insanlar!
Onları yaratarak, dağıtan yüce Kudret;
Toplar dilediği an, buna muktedir elbet! (68/a-b)
Kur’an-ı Kerim’inde, semadaki yollara; (69/ a-b)
Yemin ediyor Allah, bu davettir kullara!
Kuvveti buldu beşer, çıkabildi yıldıza; (70/a)
İkinci doğu-batı, girmedi konumuza! (70/b)
Allah, iki doğunun, iki batının Rabbi, (71/a)
Birisi bildiğimiz, ya ikincisi hani? (71/b)
Henüz bulamadılar, bu ikinci güneşi, (72)
Yüce kutsal Kur’an’ın, hiç olur mu bir eşi? (73)
Her bitkiyi, erkekli-dişili yarattı Hakk, (74)
Rüzgarı taşıyıcı, aşılayıcı mutlak! (73)
Rüzgar olmasa asla, meyve vermez ağaçlar;
İnsanlar gibi toplum, tüm hayvanlar ve kuşlar! (76)
Her şey zikreder Hakk’ı, demek ki her şey canlı (77/ abcçdef)
Bir atom manzumesi , güneş kadar nizamlı!
Taş selam verdi sana, kütük ağlamıştı ya! (78)
Hazret-i Musa niçin, asayı vurdu suya? (79/a-b)
İbrahim’i yakmayan ateş, neyi duymuştu?
“İbrahim’e serin ol!” buyruğuna uymuştu! (80)
Taş Allah korkusundan, yuvarlanır yerinden;
Bazılarında ise, su fışkırır derinden! (81)
Nuh gemisi, vâhiyle yapılmıştı o zaman; (82)
Semaya çıktı İdris, ve inmedi oradan! (83)
Binlerce yıllık haber, Kur’an’ın mucizesi;
Kur’anın kaynağıysa, kalbinin berrak sesi!
Ümmetin olmak için, İsâ gökte yaşıyor; (84)
İslam’a hizmet etmek , hasretini taşıyor ! (85)
Dostlarına demişti, ben gidecem ve fakat;
Kainatın reisi, gelmek üzere mutlak! (86/a-b-c-ç)
Ben sizlere görevli, O ise kainata;
Tekrar dönecem bir gün, kavuşacam mutlaka!
Asmadılar İsa’yı, ve öldürmediler de; (87)
Ümmetin olmak için, inecektir ilerde! (88)
Vefat edince İsa, gömülecek yanına;
Ve misafir, olacak Kainat Sultanı’na! (89)
Senden önce kimsenin, ermediği mertebe;
Tüm dünya mescid oldu; hatta deniz, dağ, tepe (90/a)
Toprak temizleyici ve temiz oldu sana; (90/b)
Su olmazsa teyemmüm, farz tüm müslümanlara! (91)
Yalnız ümmetine helal oldu ganimet; (90/c)
İsmini duyanlara, erişir idi heybet! (90/d)
Bir aylık mesafeden, korkardı düşmanların; (90/e)
Görevli meleklerdi, senin koruyanların! (92)
Ümmetlerin içinde, en hayırlı senin ki; (93/a-b)
Namaz safları ise, aynen meleklerin ki! (90/f)
Yine ümmetine has, bir de zikir halkası;
Melekler çevreliyor, hallerin şahikası! (94/a-b)
“Farzlar ve nafileyle, yaklaşırsa bir kulum;
Onu sever; gören göz, tutan eli olurum! (95)
Sana verildi Kevser, Liva-i Hamd senindir (96)
Şeytan’ın İslâm oldu, bu senin eserindir! (90/g)
Arz’ın anahtarları, ancak verildi sana; (90/h)
Kat’iyyen verilmedi, önceden başkasına!
Adem yaratılmadan ben peygamberdim, dedin; (97)
Yaratılışta ilksin, ve sonu mühürledin!
Son buldu Peygamberlik, senin yüce şahsında; (98)
Gaye senin gelmendi, amaç sendin aslında! (99)
Yalnız sana verilen, bir de Kadir Gecesi;
Bin aydan hayırlıdır, ikramın en yücesi! (100)
Kur’an mucizesiyse, bâkidir sonsuza dek;
Koruyucusu Allah; ne insan,ne de melek! (101)
Dokunamaz harfine, her an yepyeni durur;